Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, partisinin ‘Çocuk Politikaları Reformu: Gelecek Modeli’ni açıkladı. Davutoğlu, “Çocuğa özne olmayı öğreteceğiz. Hep konuşmasını istemediğimiz, büyüklerin yanında mutlaka susması gereken, herhangi bir inisiyatif almasına gerek olmayan bir çocuk eğitimi ve çocuk anlayışıyla çocuk haklarını koruyamayız. Çocuk öznedir” dedi.
Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, Ankara’da düzenlenen toplantıda partisinin ‘Çocuk Politikaları Reformu: Gelecek Modeli’ni açıkladı. “Çocuk politikaları anne karnındaki süreçten başlayarak yürütülmesi gereken dolayısıyla kadın hakları, anne hakları, çocuk hakları arasında doğrudan bir etkileşim var” diyerek kelamlarına başlayan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Çocuğa özne olmayı öğreteceğiz. Daima konuşmasını istemediğimiz, büyüklerin yanında kesinlikle susması gereken, rastgele bir inisiyatif almasına gerek olmayan bir çocuk eğitimi ve çocuk anlayışıyla çocuk haklarını koruyamayız. Çocuk öznedir. Son devirde teknoloji o denli gelişti ki çocuklar çok küçük tahminen 1-2 yaşında eline cep telefonu aldığında bu cep telefonunu nasıl öğrenebileceğini biliyor. Şu parmakla şöyle yapıyor. Hareket bu. Evvelce kalem yazan eller, küçücük çocuklar şöyle yapmayı öğreniyor. Fotoğrafları görecek zira. Münasebetiyle dışarıya esasen bu kadar dış tesire maruz kalan bir çocuğu içeride korunaklı bir alemde tutabilmek mümkün değil. Yeni bir zihniyetine muhtaçlığımız var. O teknolojik değişimi göğüsleyecek bir paha formuna paha ihtilaline muhtaçlık var. Çocuk şayet erken yaşlarda mademki bu tesirlere maruz kalıyor. Erken yaşta ona özne olma şuuru veremezsek; kendi başına ayakta durma kültürü, özgüvenini veremezsek yalnızca telefonların bilgisayarın oyunların yönettiği bir edilgen kişi pozisyonuna gerilemiş oluyor.
“BİR DE HİÇ 23 NİSAN’I TATMAYAN ÇOCUKLARI GÖRELİM DEDİK”
Dolayısıyla bizim yaklaşımımızda çocuğu özne görmek, birey görmek var. Hakkını savunurken birey görmek var. Şahsiyet var. Hürmet sevgi kuralları içinde ailede toplumsal etrafta lakin kesinlikle kendisini söz edebilme gücünü verme niyeti ve anlayışı var. Yalnızca kendi çocuklarımız ya da torunlarımız öbür çocukların varlığından haberdar olmuyoruz. Çocuk politikalarımız derken kendi çocuğumuzu düşünerek siyaset geliştirmeye çalışıyoruz. Halbuki kaç çocuklar var. 23 Nisan’da çocuklar başbakanı ziyaret ederler, koltuğuna otururlar. Ama bir de hiç 23 Nisan’ı tatmayan çocukları görelim dedik.”
“ŞAHSİYETLİ BİREY OLMADAN ŞAHSİYETLİ VATANDAŞ ŞAHSİYETLİ İNSAN OLMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Sincan Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu ziyaret ettiklerini belirten Davutoğlu, “Bir akşam vakti idi neredeyse sabaha kadar çocuklarla kaldık bir arada. Çocuklardaki tedirginliği anlıyorum. Bir devlet yetkilisinin gelmiş olmasıyla herhalde önden de tembihlenmişler ki aman dikkat edin, aman şöyle oturun diye. Bir tiyatro düzeneği halinde oturmuşlar. Ben nutuk atacağım, çocuklar dinleyecek üzere bir atmosfer hazırlanmıştı. Bir dakika dedim girdim, çocuklara şad musunuz diyorum. Ses yok. Bozuyoruz şu sıralamayı bir arada düzenleyelim haydi çocuklar yuvarlak yapıyoruz dedim. İndim aşağı oturdum. Çocukların yüzlerinde bir tebessüm belirdi gerisinden tek tek onları dinlediğimde kimisi müzik söylemeye başladı. Kimisi öğrendiği halk oyunlarını gösterdi. Sonra daima birlikte coşku içinde gece geçirdik. Çocuğa daima bu türlü bakmışız. Onlar oturacak biz konuşacağız. Onlar dinleyecek biz kelam söyleyeceğiz. Halbuki bir sürecin içine katmak lazım çocuğu. Bir tatlı tartışma esnasında ‘Baba beni dinleyeceksin ben bireyim’ dediğinde küçük kızım o kadar hoşuma gitmişti ki. Bireycilik gerçek bir şey değil fakat birey olmak gerekli. Şahsiyetli birey olmadan şahsiyetli vatandaş, şahsiyetli insan olmak mümkün değil” sözlerini kullandı.
ni kullandı.
